• burn motherfucker burn

    3



    ruhun ölümsüzlüğüne inanır mısınız? laf olsun diye soruyorum; sözünü edeceğim şey açısından bunun pek önemi yok. ölüm, ya başka bir yere ya da hiçbir yere, bir daha dönmemek üzere gitmektir çünkü. olması gereken de budur. tereddüt ve belirsizlik ile sakatlanmış bir evrenden, elde kalan, son ve tek mutlak.
    ölenlerimizi, gücümüz yettiğince derin çukurlar kazıp, içine koyarız. o da yetmez, üstünü taşlarla, gerçekten çok ağır taşlarla, mermer veya granitle kapatırız. zaman zaman daha da ileri gidip ölü bedenlerini yaktığımız, küllerini rüzgara savurduğumuz da, görülmemiş şeyler değildir.
    gerçekte ne için giriyoruz ölü bedenler üzerinden bunca zahmete? bir zamanlar sevdiğimiz -nefret ettiğimiz- kişinin şimdi çürümekte olan bedeni leş yiyicilerin günlük tayını olmasın diye mi? çürürken çevresine hastalık ve kötü kokular yaymasın diye mi?
    her türlü antik korkusunu uydurma teknik açıklamalarla rasyonalize etme düşkünü insan soyunun sanrılarından ibaret, tüm bu sıhhi ve de mantıksal karnaval.
    öleni iyice derine gömüyoruz; çünkü bir daha geri dönmeyeceğinden emin olmak istiyoruz. elimizde kalan bu tek gerçek kesinliğe şiddetle ihtiyacımız var.
    havada, karada, denizde kaybolanların bunca telaş ve azimle aranması da başka sebepten değil aslında. varlar envanterinden sonsuza dek çıkarıp, artık yoklar sütununa yazdığı kalemin, ansızın geri gelip, tüm hesabı alt üst etmesine kim katlanabilir ki?


    Share!

    • Digg
    • delicious
    • stumbleupon
    • twitter
  • 3 Comments


    1. takdire şayan bir esermiş.

    2. we don't need no water! yalnız hiç öyle nispeten ''normal'' şeylerden olmamış.

    3. şımartmayın be şunu! sonra ibiş falan diyo bize. hıh!!

    Leave a comment