• Samet

    5

    (Samet Egal karakteri üstünden yürüyerek, online senaryo/hikaye/roman işinde bi plot çalışma yapalım diyorum. biliyonuz türkiye'de senaryo kıtlığı var. hah hah. herkes tarafından editlenebilir tek bir post üzerinden yürüyen şaka yollu bi hikaye bu. gittiği yere kadar. yorumsever okurlar uslu olurlarsa günü gelince onlar da katkıda bulunabilirler. olips?)

    ***

    Samet o gün çok kendisini çok yorgun hissediyordu. gayet yorgun. biraz da salak. kafasındaki yükü taşıyamamanın getirdiği bir salaklık mıydı bu, yoksa pilot kalem eseri düz çizgi omurilik aksının duvarla yaptığı açının sabitliğinden kaynaklanan bir yorgunluk mu, şimdilik orasını bilemiyoruz. Samet yorgun mu, salak mı? Önce bunu açıklığa kavuşturmak lazım. Samet'e kız gerek.



    ***

    FLASHBACK 01



    daha hastaneden eve döndüğü ilk anda bile bu işte bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. taksinin ara bölmesindeki delikten parayı uzatırken, şoförün yarı dehşet dolu yarı kayıtsız bakışlarını yakalamıştı. "ne zamandır taksilere ara bölme koyar oldular? ve neden mehmet aslantuğ gibi konuşuyorum?" oğluna, eğer o bir oğulsa, samet adını verecekti fevziye egal. soyadı uyumuna önem veren bir yapısı vardı. bu gözden bacaklı ufaklığın ileride bir gün gözünün yok olacağını, kravatının çıkacağını henüz bilmiyordu. milyonlarca yıllık evrimin insan soyunu getirip bıraktığı bu saçma noktada, bir yanda ufukta şekillenmeye başlamış varoluş kaygıları, diğer yanda şifreli samsonite bavuluyla, evinin ceviz rengi pinoteks sürülmüş ahşap kapısına karşı, kararsızca dikiliyordu.

    ***

    FEVZİYE E/GAL

    çok gizli, gizli, hizmete özel; resmi ve gayrıresmi tüm kağıtlarda adı fevziye egal olan fevziye egal, yaşadığı sokağa girdiğinde sokak sakinlerinin garip ulama huyları yüzünden fevziye gal'e dönüşüyordu. sokağa ilk taşındığında soyadı hassasiyeti yüzünden oldukça garipsediği bu duruma zamanla alışmıştı. hatta bazı resmi işlemlerde soyadını yanlışlıkla gal olarak yazdığı da oluyordu. dalgınlığı gelip geçiçi dalgınlıklardan değildi. yaşamı boyunca hep dalgın bir kadın olmuştu. çoğu zaman çevresinde yaşananların yaşandığı anda farkına varmaz, bazan aradan yıllar geçtikten sonra o an aslında ne olmakta olduğunu anlar, bazan da hiç anlamazdı. hiç anlamadığı durumları daha çok seviyordu ama bunun da farkında değildi. çünkü zaten anlamadığı için hiç anlamadığı durumları daha çok sevdiğini bilmiyordu. samet'in bir babası olmadığını da samet doğduktan çok sonra farkedecekti. aslında samet'e hamileliğinin üçüncü ayında bulaşık yıkarken bunu farketmişti. o sırada dışardan geçmekte olan çöp kamyonunun ve çöpçülerin gürültüsünden irkilip neyi anladığını unutmasaydı samet'in hayatı daha farklı olur muydu, yine geçirdiği kişisel evrim onu bu saçma noktaya getirir miydi bilmiyoruz. en azından şimdilik bilmiyoruz. belki hikayenin ilerleyen ya da gerileyen satırlarında samet'in doğasını daha iyi anlama fırsatı bulacağız. şimdi önemli olan fevziye'nin unutkanlığı ya da hikayenin olmayan bölümleri değil, samet!in bir babasız olması. bunu önemli kılan ise samet in diğer babasızlardan farklı olarak bir “piç” değil, bir “babasız” oluşu. fevziye unutkanlığında dolayı yattığı adamı unutmuş olabileceğini düşünse de bizler bunun böyle olmadığı biliyoruz. en azında şimdilik biliyoruz.


    samet'in bu (bana göre) umursamaz ve sakin duruşunda bir baba figürünün olmaması ve fevziye nin kayıtsız varoluşunun etkisi oldukça büyük olmalı.

    ***

    Share!

    • Digg
    • delicious
    • stumbleupon
    • twitter
  • 5 Comments


    1. plot mu yoksa pilot mu?

    2. plotmuş.

      "roman, hikaye , tiyatro gibi eserlerde baştan sona devam eden hareketlerin yapısına denir. bir bakıma eserin planıdır. eserin asıl unsurudur."

    3. bence pilot ya. samet pilot olsun. ben onda uçuş sendromu görüyorum hafif. o kafa hep basınçtan büyümüş sanki.

    4. samet o kafayla kabine falan sığamaz yalnız. uçaksız, kendi imkanlarıyla, kafasını kullanarak uçarsa uçar.

    5. "yarın ankara'ya uçuyorum." derkenki samimiyetinden şüphe edilemeyecek ender kişilerdendir samet.

    Leave a comment