her şey o uğursuz tabelanın ardında oluyor. özellikle anakronik olsun diye yapılsa bu kadar olmazdı. içerde kloş etekli kadınlar dolaşıyor herhal. acaba hala ellileri mi yaşıyor abiler? ellerinde eskiden mutemetlerin taşıdığı deri çantalarla büyük şehirlerden, taşradan gelmiş, kalın enseli, gizemli, türkiye yi kalkındıracak makosenli adamlar. irili ufaklı adnan menderes klonları. sanki gizli, kimsenin bilmediği, hatta adına çalışanların bile adına çalıştıklarının farkında olmadığı kağıt üzerinde asla varolmamış bir örgütün üyeleri gibiler. ikinci dünya savaşından taze çıkılmış. yeni bir dünya kurulmak üzere. üretim ve tüketim çılgınlığına az kalmış. yeryüzü yeni zenginleriyle tanışmaya hazırlanıyor. anadolu nun bağrına bağrına kanser gibi yayılacak taşralı zenginler yaratılıyor. çaktırmadan yeniden yapılandırılan bir türkiye nin temelleri, hareketin bir tür sessizliğe neden olduğu, devasa büro masaları, sümenler ve bıyıklar arasında atılıyor. hem burdalar, hem de başka bir zamandalar. sanki şu şortlu, gayrı ciddi halimle odanın ortasına yarrak gibi dalsam her şey dağılacak, zaman duracak gibi. hayatımdan endişe ediyorum. vertigo olabilir mi?
tembel, aramızdaki kozmik uyumu da fark etmedim değil, benimle evlenir misin?